Doç.Dr.Pembe Oltulu Medikal Türk Dergisi'ne Anlattı!
- Bize kendinizden bahseder misiniz?
Merhaba, öncelikle bu güzel söyleşi için teşekkür etmek isterim. 1976 Yozgat doğumluyum. 5 çocuklu bir ailenin ilk çocuğu olarak dünyaya geldim. İlk orta ve lise tahsilimi Konya’nın Cihanbeyli ilçesinde okul birincilikleri ile tamamladım. Gayretli bir öğrenci olmakla birlikte çeşitli imkansızlıklar nedeni ile Konya dışına pek çıkamadım. Tıp fakültesini Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesinde derece ile bitirdim. Patoloji uzmanlık eğitimimi Selçuk üniversitesi Meram Tıp Fakültesinde tamamladım. Mezuniyet ardından 9 sene Van, Kahramanmaraş ve Konya’da çeşitli devlet Hastanelerinde Patoloji uzmanı olarak çalıştım. 2013 yılında ismi değişerek Necmettin Erbakan Üniversitesi olan mezun olduğum üniversitemin, Meram Tıp Fakültesinde Yardımcı Doçent olarak göreve başladım. 2019 yılında doçent Doktor ünvanını aldım. Halen Meram Tıp Fakültesi Tıbbi patoloji departmanında Doçent Doktor çalışmaktayım. Doç Dr. Refik Oltulu ile evliyim, ve 4 çocuk annesiyim.
- Patoloji alanını seçmeye nasıl karar verdiniz?
Tıp Fakültesinde öğrenci olduğum yıllarda Patoloji derslerini severdim ancak hep klinisyen olmak isterdim. TUS sınavı sonucunda Patoloji anabilim dalında çalışmaya başladığımda hem mikro dünyayı çok sevdim hem de tüm kliniklerle iç içe dinamik ancak bir o kadar da zahmetli ve zor bir branşın içerisinde olduğumu fark ettim. Yapı olarak, aktif, hareketli, faydalı olabileceğim, zor işlere talip olmayı severim. Böylece klinisyen olma isteğimi bir kenara bırakarak Patoloji alanında yolculuğuma severek devam ettim. Devlet Hastanelerinde çalıştığım sürelerde, bölümümün ve meslektaşlarımın uğradığı maddi manevi haksızlıklara karşı üzüldüm ve karınca kararınca mücadele ettim. Patoloji biliminin ve labaoratuvarlarının, Üniversitelerde ve hastanelerde son derece önemli ve kilit noktada bulunmasına rağmen, bir kaç merkez hariç hak ettiği değeri görmediği düşüncesindeyim. Herşeye rağmen bubilim dalının içerisinde olmaktan son derece mutluyum. Mikroskobuma ve mikro dünyaya aşığım.
- Patoloji alanında yapmış olduğunuz çalışmalar dünya patolojisine önemli katkılar sağlıyor. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
Ben Üniversitede çalışan ve işini çok seven bir akademisyen olarak, ekip arkadaşlarımla birlikte elbette çok sayıda bilimsel çalışmada aktif bir şekilde rol alıyorum. Çok güzel sonuçlar elde ediyoruz ve yenilerini planlıyoruz. Ancak ben aynı zamanda bir eğitimciyim. Benim Dünya Patolojisine katkım ve aldığım ödül Patoloji eğitiminin dünyanın her yerindeki Patologlara ve uzmanlık öğrencilerine nasıl eşit bir şekilde ulaştırılabileceğine dair aktif çabalarım neticesindedir. Bu alanda; pek çok kişinin Sosyal Medya araçlarından köşe bucak kaçtığı, pek çok kişinin de ‘lay lay lom’ şekilde kullandığı zamanlarda, yaklaşık 8 yıl önce bu araçların Patoloji alanında öncelikle vaka bazlı olmak üzere eğitim öğretim için nasıl faydalı bir şekilde kullanılabileceğini gördüm. Dünyanın bir bölgesindeki bir bilgi en ücra bölgelerine internet aracılığı ile hızla iletilebiliyordu, peki sosyal medyanın bazı araçları burada ne iş yapıyordu? İletişim ağı…Evet tüm meslektaşlarla oluşturulacak bir iletişim ağı, dünyalılaşmak…Dünyanın her yerinden patologların dahil olup hazır bulunduğu ve paylaşılan her bilgiye anında ulaşabilecekleri bir platform…Amerikalı arkadaşım jerad Gardner’in bu alanda çaba sarf ettiğini görüp ben de hemen kolları sıvadım. İgilizcem iyi değildi, yurt dışına da hiç gidememiştim…Dert etmedim, gece gündüz patoloji adına paylaşılan pek çok öğretici vakayı, güncel bilgiyi, son makaleleri gözden geçirdim. Kendimi güncelledim ancak en önemlisi de platformlarda bulunan meslaktaşlarımla paylaştım…Paylaşmak önemlidir. Böylece başta Amerika ve Hindistan ve ispanya olmak üzere dünyanın her yerinden çok sayıda arkadaş edindim. Alanında etkin olan bazı meslektaşlarımla yüz yüze tanışma ve onları misafir etme imkanım oldu. Amerikalı çok sevdiğim, alanında son derece önemli bir profesörün ‘Sen bir nevi kültür elçiliği yapıyorsun’ demesi beni duygulandırdı. Uluslararası plandaki etkin çalışmalarım ve meslektalarımla olan işbirliğim ile bilimsel dergiler dışında pek çok alanda hakemlik davetleri almaktayım, dünya çapında önemli iki patoloji dergisinin editör kurulunda yer alıyorum ve uluslararası Facebook eğitim grup ve sayfalarında yöneticilik, moderatörlük ve editörlük yapıyorum. Patoloji, Sosyal Medya ve Eğitim çalışmalarıma ‘hadi canım sende’ diyenlerin daha sonradan bu konunun önemini kavramaları ise en sevindiğim konudur. Özellikle içinde bulunduğumuz olağanüstü viral salgında eğitimin neredeyse tamamen digitalleşmesi ile haklılığımız bir kez daha kanıtlanmış çabalarımızın boş olmadığı net bir şekilde anlaşılmıştır.
- Patoloji alanında dünyanın en prestijli dergisi olan The Pathologist’in yayınladığı listede yer aldığınızı öğrendiğinizde neler hissettiniz?
Harika bir duygu. Tarifsiz hisler…Heyecan, mutluluk ve ülkemi temsil etmiş olmanın verdiği gurur ile karışık duygu durumu… 2018 de en etkin 100 patolog arasında, 2019 da ise labaratuvarın öncüleri 100 kişi arasında iki sene üst üste ülkemi temsil etmek, 2020 de ise The Pathologist Powerlist seçici kurulunda yer almak…Harika hisler…Beni aday olarak layık görenlere ve oyları ile destekleyerek listeye girmemde katkısı olan dünyanın her bölgesinden meslektaşlarıma çok teşekkür ederim.
- Dijital mecraları aktif kullanan biri olarak“#PathArt Facebook” adında bir grubunuz var. Bu grubu oluşturma fikri nasıl doğdu? Bu grubun faaliyetlerinden bize bahseder misiniz?
Digital alanı ve teknolojini imkanlarını seviyorum. Teknolojinin gelecekte kat edeceği yol ve bazı kötü amaçlarla insanlığa zarar verebileceği beni ürkütse de, son derece faydalı yönleri mevcut. İletişim…İletişimde hız…Gelişen bilgisayar, yazılım, uygulama ve kamera teknolojileri ve bunlara kolayca ulaşabilmemiz etkinlik alanlarımızı çeşitlendirebiliyor. Patoloji eğitiminin Sosyal Medya palatformları aracılığı ile gerçekleştirilebilmesinde bu mekanizmalar aktif olarak kullanılmaktadır. Patologlar çok yoğun çalışırlar, Mikroskop başında vakaları raporlayabilmek için saatleriniz geçer. Bazen mikro dünyada gördüğünüz bir damarın kesitlere kalp şeklinde yansıdığını görürsünüz, bir kare alırsınız. İlk başladığım sıralarda USCAP in oluşturduğu #PathArt etiketi ile bu tarz mikroskobik fotoğrafların paylaşıldığını gördüm. Ben de kendi çektiklerimi pylaşmaya başladım. Bu sıralarda Patoloji alt dallarına ait uluslararası eğitim grupları oluşturuluyordu. Dermatopathology, Surgical Pathology, Bone and Soft Tissue Pathology gibi…Bu tarz eserleri paylaşabileceğimiz ve bir arada görebileceğimiz bir grup kurma fikri geldi aklıma, ancak uygun olur mu pek bilemiyordum. Eşimin desteği ve kesinlikle kurmam gerektiğini söylemesi il grubu oluşturdum: #ParthArt: Art in Pathology…Güvendiğim ve bu alanda etkin olan bazı arkadaşlarıma yönetici ya da moderatör olmaları için teklif sundum. Kabul etmeleri ile birlikte yola çıktık ve uluslararası bir patolojide sanat grubu olduk. Şuan yaklaşık 12.000 üyeye sahip keyifli bir grubuz ve meslektaşlarım eserlerini gönül rahatlığı ile paylaşmaktalar. Yönetici olarak, dünya genelinde meslektaşlarımın güvenini kazandığımı düşünüyorum, zira Hindistan ulusal patoloji kongresi #PathArt seçici kurul üyeliği için davet aldım ve kabul ettim. Grubumuz şuan bireysel paylaşımlarla harika gidiyor ancak önümüzdeki günlerde bu alanda bazı aktif işler oluşturma planlarım var. Bunları yönetici ekipten arkadaşlarımla değerlendirerek yola çıkacak ve güzel şeyler ortaya koyacağız inşallah, sürpriz olsun…
- Türkiye’deki ve Dünya’daki patoloji laboratuvarlarında nelere dikkat edilmesi gerekiyor?
Patoloji son derece aktif, dinamik ve çok yönlü bir bilim dalıdır. Hastaların biopsilerini en güncel ve son yöntemlerle rapor etmek en önemli kısımlarından birini oluşturur. Tüm Patoloji labaratuvarlarının teknik olarak sağlam bir alt yapıda olması, kafası karışık olmayan dinamik, titiz, çalışkan ve sorumluluk sahibi bir teknik ekip barındırması gerekir. Kullanılan malzemelerin kalitesi ve firmaların bu konudaki titizliği ise önemli bir başka konudur. Raporda imzası bulunan Patoloji uzmanalarının ise güncel verileri takip etmesi ve güncel bir rapor yazmasını önemli buluyorum. Bu arada Patologların eğitimi en çok seven hekim grubu olduğunu, tüm toplantıların dolu dolu geçtiğini söylemeden de geçemeyeceğim. Çok sayıda tehlikeli ve kanserojen kimyasallar ile çalışılması sebebiyle de, Patoloji Labaratuvarların penceresiz bodrum katlara değil bolca havalanabilecek bol pencereli yerlere konumlandırılmasını ve havalandırma alt yapısının kuvvetli olmasını çalışan sağlığı açısından olmazsa olmaz olarak görüyorum.
- Türkiye’de verilen patoloji eğitimini yeterli seviyede buluyor musunuz?
Bazı merkezlerde dünya standartlarında eğitim mevcutken, bazılarında yetersiz kalabilmektedir. Ancak hemen hemen tüm merkezlerde temel olarak hastaya zarar vermeden, alınan biopsi ve materyallerin raporlaması hususunda gerekli eğitimlerin verildiğini düşünüyorum. Bahsettiğim gibi, tıp bilim dalları arasında eğitime devam, titizlik ve istek konusunda Patologlar ön sıralarda yer alır ve güncel kalmak için son derece fazla çaba sarf ederler.
- Patoloji firmalarının bu alanda çalışırken dikkat etmesi gereken standartlar sizce nasıl olmalı?
Patoloji alanında çalışan firmalar, ürün güvenliği ve kalitesi konusunda son derece titiz olmalılar. Firmalar uluslararası standartlara uygun kurulmalı ve bu standartlarda çalışmalıdır. Mesela, bir immun antikorun soğuk zincir güvenliği her aşamada önemlidir…Yerli olarak üretilen pekçok üründe kalite sıkıntısı mevcut, oysa gerekli titiz çalışma ve alt yapı ile en kaliteli ürünler ortaya koyulabilir. Ülkemde bu alanda yetişmiş çok kıymetli kimyacı ve mühendislerin olduğunu düşünüyorum.
- Türkiye’de patoloji alanında çalışmak isteyen bireylere neler söylemek istersiniz?
Patoloji alanı çok kıymetli ancak bir o kadar da zahmetli bir alan. Pek çok sıkıntılar ve yeterince tanınmama durumu söz konusu. Ancaken güzel yanı verilen doğru tanılarla hastanın tedavisine yön verir ve onların hayatlarına en güzel ve etkili şekilde dokunursunuz. Sağlam bir ekip işidir. Malzeme kalitesi, teknik alt yapı, tecrübeli ve sorumluluk sahibi teknisyen, patolog ve diğer tüm çalışanların sağlam birlikteliği başarı ve doğru tanıyı perçinleyen etmenlerdir. Ancak birileri sizin çalışma disiplininizden habersiz şekilde çok az çalıştığınızı, pek bir iş yapmadığınızı ve bazı şeyleri hak etmediğinizi düşünür. Oysa ki işin içerisine dahil olup, iş yükü ve omuzlara binen sorumluluğun ağırlığını görebilseler bu düşüncelerinden üzgünlük duyarlardı.
Ben Patoloji alanını ilgilenmek isteyen arkadaşlara kesinlikle tavsiye ederim, ancak bazı olumsuzluklara hazır ve mücadeleci olmak gerektiğini de vurgulamak isterim.
Nazik davetiniz ve bu güzel söyleşi için teşekkür ederim